28.04.2007

Gerçi lale zamanı çoktaaaan geçti, sevgili arkadaşım
muhterem korunun en son halini bile bize gezdirdi ama malum benim kronolojik sıra hastalığım yüzünden lale zamanı bugüne kaldı. O gün aslında oraya öylesine sapmıştık ama laleleri görünce ayrılamadık korudan. Kafamın nadiren yerden kalktığı zamanlarda tek gördüğüm fotoğraf çekmeye çalışan insanlardı, cep telefonuyla bile de olsa bu güzelliği kalıcı hale getirmeye çalışan bir sürü insan..
Sanki Park ve Bahçeler Müdürlüğü buraya biraz torpil geçmiş gibi, siz ne dersiniz?
Boşuna insanlar Emirgan'a lale zamanı gitmek lazım demiyorlarmış.. 
Eşimin maksadı yürümek benimkisi ise parkın her köşesindeki lale peysajını görmek.. Durum böyle olunca yollarımız ayrıldı tabii.. Elinde fotoğraf makinası ile zırt pırt çiçek böcek çeken, gözleri sürekli açı arayışı içinde olan biriyle şahsen ben de yürüyüşe çıkmak istemezdim.
Sevgili görümcem, benim yegane konu mankenim. Resmin sağ üst köşesindeki şahıs da eşim, lalelere fikse olduğumdan resimleri bilgisayara aktarırken farkettim onu.

Hani soğuk havalardan kışın eve hapsolmuş da yaz gelince oyun parkına getirililen çocuklar, hangi oyuncağa bineceğini şaşırır, sağ sola koşar durur ya, ahanda biz de aynen öyle olduk, hangi çiçeği görüntüleyeceğimi şaşırdım.
Sarı köşk, korunun en fazla rağbet edilen mekanı. Açık büfe kahvaltısına hiç misafir olmadım ama kahvaltı harici verilen aparatifler konusunda çok olumlu şeyler söyleyemiyeceğim.

Burası da korunun serası oluyor, o dönemde sümbüller revaçtaydı, biz de iki tane hiç açmamışından aldık koyduk bir kenara. 1 hafta evimiz misler gibi sümbül koktu.Manzarayı kapattığım için özür dilerim, slaytların içinde kapatılmamışı da var :)

O kadar çok resim çekmişim ki sayfaya sığdıramadım;
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder