Kazadağları'nın yeşiline doyamadan ayrıldık. Son durağımız Çanakkale'nin Ayvacık ilçesine bağlı Behramkale köyü. Behramkale köyü, yani Assos antik kenti Asya’nın batıda ki son noktası olarak bilinen Babakale’ye (Lekton) 20 km. uzaklıkta ve Troya’dan sonra bölgede ki en büyük antik kent.
Assos’un tarihi yaklaşık olarak M.Ö.2000’li yıllara kadar dayanmakta. M.Ö. 7.yy'da Lesbos (Midilli)’dan gelen kolonistlerce kurulan Assos; yıllar boyunca farklı kültürlere ev sahipliği yapmış. Daha sonra Persler ele geçirmişler Assos'u ve kent'i yağmalamışlar, ardından İskender Perslerle savaşıp şehri ele geçirmiş ve sırasıyla Romalılar, Bizans hüküm sürmüş bu şehirde ve en son 1330'da Osmanlı egemenliği altına girmiş bu tarihi yer.
Antik kentin temsili resmi
Assos’un tarihi yaklaşık olarak M.Ö.2000’li yıllara kadar dayanmakta. M.Ö. 7.yy'da Lesbos (Midilli)’dan gelen kolonistlerce kurulan Assos; yıllar boyunca farklı kültürlere ev sahipliği yapmış. Daha sonra Persler ele geçirmişler Assos'u ve kent'i yağmalamışlar, ardından İskender Perslerle savaşıp şehri ele geçirmiş ve sırasıyla Romalılar, Bizans hüküm sürmüş bu şehirde ve en son 1330'da Osmanlı egemenliği altına girmiş bu tarihi yer.
Antik kentin temsili resmi

Persler döneminde kent, Hermias'ın eline geçmiş. Bu dönemde Platon'un öğrencisi olan Hermias, öğrenim arkadaşı olan Aristoteles'i kente davet etmiş. Aristoteles, M.Ö. 348-345 yılları arasında Assos'ta kalarak ilk felsefe okulunu kurmuş. Amacı Eflatun'un ( Platon ) ünlü eseri Devlet'te ( Republic ) sözünü ettiği ideal devlet şeklini hayata geçirmekmiş. Bu amaçla Atina'dan kalkıp buraya gelmiş.
Köyün giriş kısmındaki meydanda otobüsümüzden indik, rehberimiz bize iki seçenek sundu; isteyenler diğer tur operatörünün rehberliğinde, köy dolmuşları ile Assos sahil-iskele kısmına inebilir, isteyen de köy içinde turlayabilir. Belirlenen bir saatte de Akropol'ü gezmek üzere kalenin dış kapısında buluşulacaktı. (Akropol, antik mimaride yüksekde ve korunması kolay bir yerde inşaa edilmiş kale şeklinde yerleşim demek)
Biz köyde kalıp yöresel yemeklerin yapıldığı bir yerde karnımız doyurmayı ve köyde keşif gezisi yapmayı tercih ettik. Tarihi evlerden oluşan köyde, Ortaçağ mimarisini andıran yapılar arasında dolaşırken yol kenarlarındaki tezgahlardan hediyelik eşya seçtik.
Kale girişine varmadan önceki köyün yukarı kısmında kalan meydanında bulduğumuz bir restorana rehberimizin önerisi ile girdik. Tadına bakmadıklarım için yorum yapamam ama giderseniz mutlaka el mantının, gözlemenin, bir de ev baklavasının tadına bakmadan dönmeyin. Biz mi çok açtık yoksa burda yapılan gözlemeler mi çok lezzetli ayırdımına varadım vallahi..Yemeğimizi yedikten sonra köyün manzarası en güzel kahvesinde çayımızı da içtik. Kaldı geriye kaleyi fethetmek. Kale (akrapol) girişine geldiğimizde belirli bir saat verip de bizi burda beklemesi gereken sevgili rehberimizden eser yoktu. O zaman aralığında Hüdavendigar Camii’ni gezelim dedik ama nerdeeee! Buraya da kilit vurulmuş, öyle kapının önünden ovanın yukarıdan manzarasına şöyle bir bakıp geri döndük.
Hüdavendigar Camii; XIV. yüzyılda, I.Murad döneminde yapılmış minaresi olmayan bir camii. Yapımında Bizans ve Roma dönemi kalıntılarının kullanılmış. İçten çok yıkık durumda olduğu için de ziyarete kapatılmış.
Hüdavendigar Camii kapısında kilidi görünce hayal kırıklığına uğramış turist (yani ben)

Bir zamanlar burada yaşayan insanlar ne kadar şanslıymış..


Athena Tapınağı; Zeus'un kızı ve 12 Olimpos Tanrısından biri olan Athena, babası Zeus'un kafasından silahlı ve elinde kargası ile doğmuş bir savaş tanrıçası. El işçiliği ve el sanatlarını koruyan tanrıça olarak da biliniyor. Mitoloji'ye göre kadınlara dokumayı o öğretmiş.
Athena Tapınağı (M.Ö. 6.yy), Anadoludaki en eski Dorik tarzdaki tapınakların başında gelmekteymiş. Yapının önemli buluntuları Boston Müzesi, İstanbul Arkeoloji Müzesi ve Behramkale’deki kazıevinde korunmaktaymış.

Midilli Adası'nı biraz da içimiz acıyarak seyrettik. Biliyorsunuz, Balkan Saismail ve Midilli Balkan Savaşı sırasında da Yunanlılar'ın bir kurşun dahi atmadan işgâl ettiği (Ocak 1913) ada, Londra Antlaşması (30 Mayıs 1913) ile Yunanistan'a bırakıldı.
Assos'dan Midilli Adası

Bu arada sahile inen gruptan bazı kişiler kale kapısında yeni yeni belirmeye başlamıştı. Yanımıza bağıra çağıra konuşan bir çift yanaştı, meğerse turun sahile inmek için ayarladığı dolmuş, onları orda unutuvermiş. Neyse dedik, bir çift gözden kaçmış olabilir, olayı büyütmemek lazım diye düşünürken bir de baktım tarih kısa aralıklarla tekerrür ediyor. Bir iki kişi daha aynı isyanlarla çıkageldi. Bu defa biz diğer rehber arkadaşı burada bırakıp gitmeyi ciddi ciddi düşünmeye başladık. Artık isyan sırası Ahmet’de idi.
Assos'un da altını üstüne getirdikten sonra Çanakkale-Tekirdağ üzerinden İstanbul’a geri döndük.
1 yorum:
Oi, achei seu blog pelo google está bem interessante gostei desse post. Gostaria de falar sobre o CresceNet. O CresceNet é um provedor de internet discada que remunera seus usuários pelo tempo conectado. Exatamente isso que você leu, estão pagando para você conectar. O provedor paga 20 centavos por hora de conexão discada com ligação local para mais de 2100 cidades do Brasil. O CresceNet tem um acelerador de conexão, que deixa sua conexão até 10 vezes mais rápida. Quem utiliza banda larga pode lucrar também, basta se cadastrar no CresceNet e quando for dormir conectar por discada, é possível pagar a ADSL só com o dinheiro da discada. Nos horários de minuto único o gasto com telefone é mínimo e a remuneração do CresceNet generosa. Se você quiser linkar o Cresce.Net(www.provedorcrescenet.com) no seu blog eu ficaria agradecido, até mais e sucesso. (If he will be possible add the CresceNet(www.provedorcrescenet.com) in your blogroll I thankful, bye friend).
Yorum Gönder