27 Ekim 2007 Cumartesi

Polenezköy yürüyüş parkuru..

Ağustos 2007..

Polonyalılar tarafından kurulan Polenezköy'ü bilmeyeniniz yoktur.. İstanbul'a yakınlığı ve yemyeşil doğası ile gözbebeği konumundaydı bir zamanlar.. Ama son yıllarda insan trafiğinin yoğunlaşması nedeniyle İstanbul içinden çok da farkı kalmamış.
1842'de Polonya, Rusya, Prusya, Avusturya tarafından işgal edilip paylaşılınca, Prens Adam Czartoryski bu paylaşıma karşı çıkarak sürgünde bulunduğu Paris'te çeşitli girişimlerle mücadele veriyor. 1856'da Türkiye Kırım Harbi'ne girme aşamasındayken Polonya'dan kaçan asker ve sivilleri toparlayıp Osmanlı ordusuyla beraber Kırım'a gidiyor. Savaş sonrası Türk makamlarından alınan oturma izni ile Polonezköy'e yerleşiyorlar.

Polenezköy daha çok "kendin pişir kendin ye" türündeki kır lokantaları ve pansiyonları ile ünlü. Fiyatlar Polenezköy çevresindeki diğer tesislere göre biraz şişirilmiş olsa da yoğunluğundan hiçbir zaman birşey kaybetmiyor.
Polenezköy'ün içinde de gezilebilecek yerler olmakla beraber, biz oraya yazın en sıcak günlerinde serin bir yürüyüş yapmak için de gideriz. Serin yürüyüş nasıl mı oluyor? Polenezköy'ün 5 km'lik yürüyüş parkurunda oluyor. Çam, köknar, meşe, gürgen ve kestane ağaçlarıyla kaplı orman içi yürüyüş parkurundaki sık orman örgüsü, ara ara güneş ışıklarının da yola vurmasına müsade ediyor. Mevsiminde giderseniz kestane ağaçlarının diplerinden kestane; biraz orman içine de dalarsanız dağ mantarı toplayabilirsiniz. Ama zehirli olmayan mantardan anlamıyorsunuz, iyisimi yol kenarlarındaki satıcılarıya uğrayın.

Bol oksijenli yürüyüşler..


Hiç yorum yok: