Aslında bugünkü programda Kemer Ulupınar Köyündeki alabalık tesisleri vardı ama önce Çıralı’yı görelim dönüşte karnımız iyice acıkmış olur, alabalık tesisleri daha cazip hale gelir diye düşünüp yola devam ettik. Çıralı Kemer’e bağlı. Olimpos Antik kenti ile beraber anılan beldenin ismi gece gündüz yanan Olimpos ateşinden gelmekte.
Beldeye vardıktan sonra tabelaları izleyerek köy içinden yeniden kuzeye doğru ilerliyoruz. Yanartaş denilen mekanın rakımı birazcık yüksek, gün ortası Antalya sıcağında acaba çıksak mı çıkmasak mı tepeye diye akıllardan bir tereddüt geçse de, buraya kadar gelinip de görülmeden dönülür mü? Giriş ücreti kişi başı 2 YTL. Yukarıya tırmandıkça memnuniyetsiz yüzlerle karşılaşıyoruz. Söylene söylene iniyorlar aşağıya. “Üff, biz bu kadar yokuşu bunun için mi çektik!”, “Boşuna çıkmayın, internette resimleri var”. “Haa öyle mi?! Biz dönelim o zaman!” diyecek halimiz yok, tabii ki yola devam..
Ekip tam 5,5 kişi, eşimin kız kardeşi Öznur’un afacanı ile beraber.
Beldeye vardıktan sonra tabelaları izleyerek köy içinden yeniden kuzeye doğru ilerliyoruz. Yanartaş denilen mekanın rakımı birazcık yüksek, gün ortası Antalya sıcağında acaba çıksak mı çıkmasak mı tepeye diye akıllardan bir tereddüt geçse de, buraya kadar gelinip de görülmeden dönülür mü? Giriş ücreti kişi başı 2 YTL. Yukarıya tırmandıkça memnuniyetsiz yüzlerle karşılaşıyoruz. Söylene söylene iniyorlar aşağıya. “Üff, biz bu kadar yokuşu bunun için mi çektik!”, “Boşuna çıkmayın, internette resimleri var”. “Haa öyle mi?! Biz dönelim o zaman!” diyecek halimiz yok, tabii ki yola devam..
Ekip tam 5,5 kişi, eşimin kız kardeşi Öznur’un afacanı ile beraber.
Çocuğu kah annesi kah eşim taşıyarak, hepimizin iki katı efor sarfederek belirli bir yere kadar getiriyorlar. Ama bir yerde umutlar tükeniyor, rastladığımız çardakvari yapıda Öznur’u ve yumurcağı dönüşte almak üzere bırakıyoruz.
100 metre gider gitmez kayalardan fışkıran alevler görünüyor.
Kayalardan sızan gazın yanıcı vasfı varmış, bu konuda parkın girişinde “mantık” dersi vasfında yazılmış bir tabela var, okurken biraz lise günlerime gittim maalesef yanımda not alacak kalem kağıdım yoktu .
Kayalardan sızan gazın yanıcı vasfı varmış, bu konuda parkın girişinde “mantık” dersi vasfında yazılmış bir tabela var, okurken biraz lise günlerime gittim maalesef yanımda not alacak kalem kağıdım yoktu .
Çıktığımız patikanın hemen yan tarafında Olimpos antik kentinin Hephaisteion adı verilen mahallesinin kalıntıları yer almakta. Daha önceleri burada üç nefli basilika yer almaktaymış. Bu güne kadar yeri tespit edilemeyen Hepaistos Tapınağı'nın bu basilikanın altında olduğu, basilikanın bu tapınağın üzerine inşaa edildiği sanılmakta. (Adnan diller Olympos ve Hephaistion kült kalıntıları üzerine bir ön araştırma)
Homeros, Yanartaş ile ilgili efsaneyi şöyle aktarır;
Ephyra kralı Glaukos’un oğlu Hipponoes, bir av partisinde kardeşi Bellero’u öldürü ve “Belleros’u yiyen” anlamına gelen Bellerophontes adını alır. Ephyıa’dan sürülen Bellerophontes, Argos Kralına sığınır. Argos Kralı kendisine sığındığı için bu genci öldürmeyi kendine yakıştıramaz ve Likya Karlına gönderir. Likya Kralı da acıanacak haldeki bu genci öldürmek istemez ve onu Olimpos dağında yaşayan arslan başlı, keçi gövdeli, yılan kuyruklu ve ağzından alevler saçan canavar Chimera ile döğüşmeye gönderir.
Bellerophontes, Pegassos adlı kanatlı atına binerek Olimpos dağına gider. Chimera saldırdığında Pegassos havalanır ve Bellerophontes yere inerken mızrağı ile canavarı yerin yedi kat dibine gönderir. Fakat Chimera yerin altından alevler saçmaya devam eder.
Bellerophontes’in zaferini kutlamak amacıyla Olimpos’da bir yarış düzenlenir. Atletler Chimera kutsal ateşiyle meşalelerini tutuşturarak Olimpos kendine koşarlar. Böylece daha sonra değişik spor dallarının eklendiği ve birkaç gün süren Olimpiyat Oyunları’nın Anadolu’daki ilk örneği gerçekleşmiş olur. Günümüzde yakılan olimpiyat meşalesi, Chimera’nın sönmeyen ateşinin sembolik ifadesiymiş.
Doğrusu inişte karşılaştığımız insanların pişmanlığına bir anlam veremedim, demek ki biraz bakış açısıyla ilgili bir durum. Kayadan sürekli alev çıkması doğada sık rastanılan bir olay olmasa gerek..
Homeros, Yanartaş ile ilgili efsaneyi şöyle aktarır;
Ephyra kralı Glaukos’un oğlu Hipponoes, bir av partisinde kardeşi Bellero’u öldürü ve “Belleros’u yiyen” anlamına gelen Bellerophontes adını alır. Ephyıa’dan sürülen Bellerophontes, Argos Kralına sığınır. Argos Kralı kendisine sığındığı için bu genci öldürmeyi kendine yakıştıramaz ve Likya Karlına gönderir. Likya Kralı da acıanacak haldeki bu genci öldürmek istemez ve onu Olimpos dağında yaşayan arslan başlı, keçi gövdeli, yılan kuyruklu ve ağzından alevler saçan canavar Chimera ile döğüşmeye gönderir.
Bellerophontes, Pegassos adlı kanatlı atına binerek Olimpos dağına gider. Chimera saldırdığında Pegassos havalanır ve Bellerophontes yere inerken mızrağı ile canavarı yerin yedi kat dibine gönderir. Fakat Chimera yerin altından alevler saçmaya devam eder.
Bellerophontes’in zaferini kutlamak amacıyla Olimpos’da bir yarış düzenlenir. Atletler Chimera kutsal ateşiyle meşalelerini tutuşturarak Olimpos kendine koşarlar. Böylece daha sonra değişik spor dallarının eklendiği ve birkaç gün süren Olimpiyat Oyunları’nın Anadolu’daki ilk örneği gerçekleşmiş olur. Günümüzde yakılan olimpiyat meşalesi, Chimera’nın sönmeyen ateşinin sembolik ifadesiymiş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder