11 Kasım 2007 Pazar

Kefken, Pembekayalar

Ertesi sabah niyetim öğleye kadar yatmaktı, yarım kalan uykumu almaktı ama içimdeki çocuk durur mu? Buraya ilk defa gelmişiz ve gezecek yerlerimiz var daha..

Sabah kahvaltısı için bu defa Anatolia Restoran’da açık büfeyi tercih ettik, Kaptan Restoran’ı beğenmediğimizden değil tabii, maksat ekonomi canlansın..

Bugün gitmek istediğimiz ilk mekan Pembekayalar.. Kefken’e vardığımızda yeniden yolu soruyoruz. Kefken’den Cebeci istikametine doğru giderken Kovanağzı koyunun girişini geçince sola dönen toprak bir yol var, küflenmiş tabeladan balık çiftlikleri, pembekayalar yazılarını zar zor seçebiliyorsunuz. Bu kadar övgü ile bahsedilen mekanın yolu ve tabelası içler acısı. Yolun sonu geniş düz bir alana çıkıyor, arabadan inip deniz kıyısına kadar yaklaşmayınca kaya falan fark etmiyoruz, biraz denize doğru yaklaşınca farklı jeolojik yapıdaki kayalardan ve yosun tarlalarından oluşmuş kıyı şeridinin görsel ziyafetini yaşamaya başlıyoruz.
Kayaların bazı yerlerde dikdörtgen, kare şekilde kesilmiş parçalara ayrılmış olduğunu görüyorsunuz. Taşın özelliği, denizden çıkarıldığında yumuşak olduğu için kesilip bölünebilmesiymiş, gün yüzüyle karşılaşınca sertleşiyormuş. Rivayetlere göre Sultanahmet Camii’nin inşası için taa buralardan taş götürülmüş. Yan tarafta terk edilmiş balık çiftlikleri var, yine dedikodulara göre burasının kurulma amacı hazine aramakmış, bizde rivayet, söylence biter mi..

Pembekayalar’ın denizle buluşan düzlük bölgeleri yemyeşil yosunlarla kaplı, ortama apayrı bir ahenk katıyor..

Pembekayalar’dan sonra buraya kadar gelmişken başka gezilmeye görülmeye değer yerler varsa uğrayalım diyoruz. Biraz daha doğuya doğru ilerleyince Cebeci'ye varıyoruz. Cebeci merkezinde birisi bize "Dikilikaya" diye bir yer tarif ediyor. Vara vara taa Dikili'ye kadar gidiyoruz ama kimsenin Dikilikaya'dan haberi yok. Çaresiz Babalı'dan geri dönüyoruz.

Yol üzerinde Kocaeli fatihi Akçakoca’nın anıt mezarını da ziyaret etmeyi unutmuyoruz.

Anıtmezar, bölgenin en yüksek noktası Babadağı Tepesinde, sakın bu yükseklikten Kerpe ve Karadeniz’i seyretmeden geri dönmeyin.

Anıt mezarın bulunduğu tepede serin esen havaya ve manzaraya iyice doyup yeniden yola düşüyoruz ama durun, gelirken gözümüze kestirdiğimiz Babaköy pazarında da ekonomiyi canlandırmadan eve dönemeyiz. Tam zamanı ya, taze fındık almadan olmaz, köy yumurtası hele bahçeden sabah toplanmış taze sebzelerden, süt mısırdan almadan dönmek hiç olmaz..



Hiç yorum yok: