2 Kasım 2007 Cuma

Yedikule Zindanları


25.03.2007

Yedikule Zindanları, Surları ya da Hisarı çeşitli isimlerle anılmakta.
Yedikule Zindanlarına geldiğimizde kapıdan içeri girip o dik merdivenleri görünceye kadar keyfim yerindeydi. Allahım gene mi?! Parmaklıksız dar merdivenler, yüksek basamaklar.. Ama yapacak bir şey yok, taa en tepeye çıkıp Marmara'ya bakmadan dönmek olmaz.
Yedikule zindanları yedi kule olmadan önce yalnızca bir kapıdan ibaretmiş. Kapı, Theodosius tarafından zafer takı olarak yaptırılmış, 412 yılında bu tak, şehrin giriş kapısı olmuş, II. Theodosius tarafından kapının sağ ve sol taraflarına birer kule ekletilmiş. Şehrin en büyük caddesine açılan bu kapıdan genelde zaferden dönen imparatorlar geçerlermiş. Kapının kemer ve cephesi altın yaldızlarla süslüymüş ve bu nedenle "Yaldızlı Kapı" denilmekteymiş. IV. Kantakuzenos tarafından kulelerin yanlarına birer kule daha eklettirmiş. XV. yüzyılda orta geçidin yüksekliği 8m'den 4m'ye indirilmiş ve bu geçit kapatılmış.

Hisarda Bizanslılar'a ait işaretler çoğunlukla silinmiş, duvar kenarında buraya ait olup olmadığı belli olmayan bir kaç parça var.
Fatih, İstanbul'un fethinden sonra 1470'de farklı yüksekliklerde üç kule daha yaptırmış ve öteki kulelere ve surlara bağlatmış. Kulelerin sayısı yediye çıkmış ve hisar görünümü almış.Hisarlar Osmanlı İmparatorluğu döneminde devlet hapishanesi olarak kullanılmasının yanında, Osmanlı'nın ilk hazinesi (hazine-i humayun) ve değerli evraklarına da ev sahipliği yapmış.ıÜüıÜü
Ana kapının yani Altın Kapı'nın solunda bulunan mermer kulenin içinde "Kanlıkuyu" adı verilen derin bir kuyu varmış, tadilatta olduğu için biz kuyu muyu görmedik. Mahkumlar bu kuyunun kenarında idam edilir ve başları kuyunun içine atılırmış. Kuyunun dibinde Marmara Denizi'ne açılan bir tünel bulunmaktaymış.
Hisar çeşitli dönemlerde farklı hizmetler için kullanılmış,1968'de hisarlar Müzesi Müdürlüğüne bağlanarak müze olarak ziyarete açılmış.ıÜü
Evet müze olarak ziyarete açılmış ama sanki burası diğer hisarların yanında üvey evlat muamelesi görmüş. Ana girişin tam karşısında bir kroki ve kısa bir bilgi dışında başka yazılı metin bulmak mümkün değil. Kuleler üzerine tabela koyamaya, hisar içinde özel yerleri oklu tabelalarla göstermemeye büyük özen gösterilmiş. Bir zamanlar konserlere de ev sahipliği yapan hisarın ortasında kocaman bir platform var. Göze hoş gözükmese de hala orada işte..2004’de hisarı 30 yıllığına kiralayan Swiss Turkish International adlı şirket burayı konser ve parti organizasyonları için kullanmış. Zeminin düzeltilmesi ve konserlere uygun hale getirilebilmesi için zemindeki orijinal taşlar yerlerinden sökülmüş, üzerlerine mıcır dökülmüş, 80-90 yıllık olduğu sanılan 60'a yakın sedir ve akasya kesilmiş.Yedikule'de onarılması güç hasarlara neden olan bu girişim neyse ki 2006’da mahkeme kararı ile iptal edilmiş.
Konser platformu haline gelmeden önce hisar..
(Güney Pylon) Genç Osman Kulesi Osmanlı ve Bizans döneminde de zindan olarak kullanılan bu kule Reformcu Osmanlı Padişahı II. Osman'ın (Genç Osman) 1822'de trajik sonuna sahne olan mekândır.

(Kuzey Pylon) Cephanelik Kulesi
Cephanelik Kulesi, Bizans ve Osmanlı döneminde, diğer kuleler gibi zindan olarak kullanılmıştır.

III.Ahmed Kulesi
Asıl adı Pastroma Kulesi olan ve Bizans döneminde dört köşeli bir nöbet kulesi olan bu kule 18. YY ‘da depremler ile yıkılmıştır. İstanbul'un fethinden sonra Sultan III. Ahmet (1673–1736) tarafından sekiz köşeli olarak yapımına başlanmış ve Sultan III. Osman (1699–1757) döneminde tamamlanmıştır.

Hazine Kulesi'nden III. Ahmed Kulesi ve Kuzey Pylon

Hazine Kulesi
Fetihten sonra Osmanlı'nın ilk hazinesi ve değerli evraklarının saklandığı bu kule için; Kanuni Sultan Süleyman'ın (1495–1566) Vezir-i Azamı İbrahim Paşa Avusturya elçisine ‘Orası Altın ile dolu' demiştir. Sultan III. Murat'ın (1546–1595) hazineyi saraya nakletmesine kadar Yedikule ‘ Hazine' görevini yapmıştır.

Bayrak Kulesi
Yedikule hisarlarının kara tarafındaki tek giriş kapısının üzerinde bulunan dörtgen kule, Bayrak Kulesidir.
Hazine Kulesi ve Bayrak Kulesi

Kitabeler (Zindan) Kulesi
Yedikule Hisarı Devlet hapishanesi olduğu dönemde mahkûmlar tarafından zindan girişine kazılan kitabelerden adını alan bu kule de soylu esirler, krallar, vezirler ve elçiler, 1768 yılına kadar bu kulede yatmaktaydı..Kulenin ortasında ünlü ‘Yılanlı Kuyu' vardır.
Top Kulesi
Bu kulede diğer kuleler gibi değişik dönemlerde zindan olarak kullanılmıştır. Bu kulenin içindeki ahşap katlarda Büyük İstanbul Yangınında yanmıştır.

Daha ön plandaki Zindan Kulesi, diğeri ise Top Kulesi

Mescid ve Çeşme
İstanbul'un en eski camilerinden biri olan bu küçük mescit, Fatih Sultan Mehmet tarafından hisarların inşası (1458) sırasında yaptırılmıştır.

Mescit'in yanında bulunan çeşmeden, Halkalı suyunun akmasından dolayı bu çeşmenin Kanun Sultan Süleyman döneminden yapıldığı anlaşılmaktadır.

Genç Osman Hayatı:

“Niyetim saltanat ve devletime hizmet etmekti amma, ne iştir ki kıskanç ve kötü dilekliler hep felaketime çalışır.”

3 Kasım 1604 - 20 Mayıs 1622
Osmanlı'nın 16. Padişahı olan Genç Osman'ın (II. Osman) kısacık ömründe birçok hazin ve şanssız olaylar meydana gelmiştir. 28 Şubat 1618'de üvey annesi Kösem Sultan'ın bütün entrikalarına rağmen tahta çıkarılan Genç Osman çok iyi eğitimli ve ileri görüşlü olmasının yanında ayrıca usta bir asker ve komutandı.Lehistan seferinin başarısız olması, 1821'deki boğazı donduran çok şiddetli kış, büyük İstanbul yangını, yağma ve kıtlıklar her kesin sevdiği genç padişahın gözden düşmesine sebep olmuş, onu hiddetli ve saldırgan biri yapmıştır. Bütün bunlar olurken hacca gitme hazırlığı ve saray gelenekleri dışında şehirden Pertev paşa'nın kızıyla evlenmesi ve Şeyhülislam'ın kızıyla da nişanlanması, yapmak istediği reformlara karşı diş bileyen düşmanlarının ekmeğine yağ sürmüştür. Milli bir ordu, Payitaht'ın Anadolu'ya nakletmek, yeni çağdaş kanunlara sosyal yapıyı geliştirmek gibi o dönemdeki tehlikeli düşünceler Genç Osman'ın zorba bir entrikayla alaşağı edilmesini sağladı. Galeyana getirilen cahil halk ayaklanan Yeniçerilerle birlikte sarayı basıp Genç Osman'dan sadık adamlarının kellelerini istediler, bunlara direnen padişah entrikanın saray içerisinden örgütlendiğini anlamakta gecikmiş ve ertesi gün tutuklanıp adi bir beygire bindirilerek Orta Cami'ye getirilmiştir. Yeni sadrazam Davud Paşa, Genç Osman'ı Orta Camide iki kere boğdurmak istemiş fakat çok güçlü kuvvetli bir insan olan padişah bu saldırılardan kurtulmuştur. Camiden alınan Genç Osman yolda çeşitli hakaretler ve eziyetler ile Yedikule Zindanlarına getirilmiş ve el ayak çekildikten sonra bizzat Sadrazam Davud Paşa ve emrindeki cellatlar tarafından uzun bir uğraştan sonra katledilmiştir. Cebeci başı Mustafa Ağa bir kulağını kesip, Genç Osman'ın tahta geçtiği zaman öldürttüğü kardeşi Şehzade Mehmet'in annesine götürmüştür. Bir rivayete göre Genç Osman katledilirken yan odada Kösem Sultan'ın beklediği söylenir. Genç Osman'ı katleden Davud Paşa'nın sonu da 1 yıl sonra bu kulede kafası kesilerek öldürülmüştür.Sultan Genç Osman'ın Farisi Mahlasıyla (Farsça el yazısı) yazdığı şiirlerin toplandığı bir divanı vardır.
“Dün Padişah idim, bugün üryanım. Benden ibret alınız, sizde bu dünya'nın alt üst oluşlarına uğrarsınız.”

Genç Osman Kulesi'nden Marmara

Kulelere tırmanmak alışkanlık yaptı, kuleler bitince mecburen tek tırmanılabilecek yer kalmıştı. Taa aşağılarda belli belirsiz bir ses duyuyordu; "Yapma dur! Akşam akşam düşüp başımıza iş açacaksın!"

Ama o karalıydı, sonuna kadar tırmandı, kulelere bir de bu açıdan bakmalıydı.

Ve başardı, zirvedeydi. Etrafına şöyle bir baktı, her yer gene aynı görünüyordu, kıraç ve sahipsiz.. Biraz hayal kurarak yeniden baktı..

Kulelerin dipleri güvercin pisliklerinden temizlense, içerisinin havalanması için iyi bir sistem kurulsa, iç duvarlara zamane hisar resimleri asılsa, fonda hoş bir müzik olsa. Ya da Genç Osman Kulesi'nin loş koridorlarından yukarı tırmanırken kulenin hikayesini, kimlere ev sahipliği yaptığını, kimlere mezar olduğunu anlatan bir ses yayını yapılsa. Koridorlarda bir zamanlar hayvan barınağı olduğunun kalıntıları samanlar temizlense.. Hisarın iç kısmından sahne platformu kaldırılsa, bu alan yeşillendirilse, yine eskisi gibi ağaçlar olsa etrafta ve küçük de bir kahve yapılsa minarenin yanıbaşına, insanlar çaylarını içerken, şehrin gürültüsünü kesen surların içinde huzur bulsa.. Hayal işte..

Hiç yorum yok: