11 Kasım 2007 Pazar

Yeraltındaki saray, Yerebatan Sarnıcı..

22 Temmuz 2007

Haseki Hürrem Sultan Hamamı arkasındaki Derviş Çay bahçesinde bir süre bekledikten sonra beklenenler nihayet ufukta görünüyor. Sevgili gezgingiller ve eşi . Daha önceden program yapmadığımızdan önce ilk nereye gidelim diye bir kararsızlık aşaması yaşıyoruz ve en sonunda Yerebatan Sarnıcı’da karar kılıyoruz. Sarnıç’a giriş ücreti 3 YTL.
Merdivenlerden iner inmez mekanın ihtişamından neden buraya aynı zamanda saray dendiğini anlıyorum.
The basilica cistern , located in the historical peninsula of İstanbul, is one of the few early architectural examples that have survived till the present age. The glamourous underground cistern was built during the reign of emperor Justinianus in the 6th century, the age of glory for eastern Rome.
The cistern is 143 m long adn 65 m wide, and covers a total area of 9.800 SQ m. There are 336 marble columns in the cistern, each 9 m high. The columns are arranged in 12 rows each consisting of 28 columns.

The capitals of columns are mainly in the Iconic and Corinthian styles. With the exeption of a few Doric style with no engravings.
The cistern is surrounded by a firebrick wall with thickness of 4 m and coated with a special mortar for insulation against water.

The cistern’s Water was provided from the Belgrade Woods, which lie 19 km North of the city, via aquaducts built by emperor Justinianus.
The cracks and columns were repaired in 1968. Having been restored in 1985 by İstanbul Metropolitan Municipality, the cistern was once again open to the public on September 9, 1987.
Bildiğiniz gibi sarnıç Ayasofya kompleksine aittir, kilisenin su ihtiyacını karşılamak üzere yapıldığından bazilika sarnıcı olarak da bilinir. Sarnıcın suyu Belgrad Ormanından su yolları aracılığıyla gelmekteydi. Su sorunu, o dönemde de İstanbul’un büyük bir problemlerinden olduğu için dışarıdan getirilen su çok değerliydi ve depo edilmesi gerekiyordu. Osmanlı döneminde durgun suyun sağlıklı olmayacağı kanısı ile içme suyu olarak kullanılmamıştır. Fetihten sonra yaklaşık yüzyıl süreyle sarnıcın varlığı fark edilmemiş, ancak bodrumlarında su biriken ve delikten sepet sarkıtarak balık tutan insanların varlığının anlaşılması ile keşfedilmiş.

Yerebatan Sarnıcı iç mekanı 138 x 65 metre boyutlarında. Yaklaşık 9 bin 800 metre karelik kapalı alanın çatısını çoğu yapraklı başlık modeli (Korintik) , 12 metre yüksekliğinde tam 336 adet sütun tutar. Sütunların bazılarında başlıklar iyonik, bir kaçında dorik üslupda olup bazıları da işlenmemiştir. Sütunlar düzgün 12 sıra halinde yerleştirilmiş olup her sırada 28 sütun bulunur.

Sarnıcın içinde yürürken bir yandan da hayretle suyun içindeki balıkları seyrediyoruz, yerler oldukça nemli olduğundan her an kayma tehlikeniz var.

Aaaa gezgingiller! Görüldüğü gibi gayet işine konsantre..
Görmüş olduğunuz sütun tüm gövdesinin işlenmiş olmasıyla diğerlerinden ayrılıyor, üzerinde parmak girebilecek büyüklükteki bir delik var. Turist rehberi , sütunun yanında kısa bir konuşma yaptıktan sonra gruptaki insanların teker teker bu deliğe parmağını sokup çevirdiğini izliyoruz. Kimbilir bu sütun da belki Ayasofya’daki terleyen sütunun tılsımına sahiptir..

Burada en fazla görmek istediğim eserler Medusa’nın başları, sarnıcın kuzeybatı köşesinde merdivenlerden inince buluyoruz onları. Yanımda tripot olmadığı için çok iyi kareler çekemedim.

The two medusa ‘s head columns founda in the nortwest corner of the cistern are the great examples of the Roman Age art sculptures.

The two Medusa’s head columns found in the northwes corner of the cistern are the great examples of the Roman Age art sculptures. It is not known exactly where these two heads came from, but there is rumour saying that they were brought here after being removed from an antique building of the Roman period. Another mystery is about why one of the Medusa’s heads is upside down while the other is tilted to one side. But it is commonly accepted by scientists that they were placed in that way deliberately. If one wants to go deeper in wanting to know more about yhe history of the mythological rumour of Medusa one can cpme across the following story:

It is said that Medusa was one three underground Gorgona Giant sisters. Out of these three sisters only Medusa was mortal and she had power of transforming people who looked at her into Stones. It is said that in the old times the statues and pictures and private places to keep them away from bad omens.
In another rumour, Meduse is said to be a girl who was very much proud of her black eyes, long hair anad beautiful body. For a long time she was in love with Perseus, the son of Zeus. At the same time goddess Athene was in love with him and she became jealous of Medusa’s love with Perseus. Fort hat reason she turned Medusa’s beautiful hair into horrible snakes. Then whoever looked at Medusa was bewitched and she was turning people into Stone by a mere glance, he cut her head, then won many wars by showing his beloved one’s head to enemies. From that time onwards it is said that Byzanthine swords’ handles were stylised with Medusa’s head.


Sarnıcın kuzeybatı köşesindeki iki sütun altında kaide olarak kullanılan iki Medusa başı Roma Çağı heykeltıraşlık sanatının şaheser örneklerindendir. IV. Yüzyıla ait bu başların hangi yapıdan alınarak buraya getirildiği konusunda kesin bir bilgi olmamakla birlikte Genç Roma Çağı’na ait antik bir yapıdan sökülerek buraya getirildiği ve sarnıcın inşaasında salt sütun kaidesi olarak ihtiyaç olduğu için kullanıldığı görüşü araştırmacılar arasında genel kabul görmektedir.

Medusa’yla ilgili mitolojiye dayandırılan bir söylentiye göre Medusa Yunan Mitolojisinde yer altı dünyasının dişi canavarı olan üç Gorgona’dan biridir. Bu üç kızkardeşten yalnızca yılan başlı Medusa ölümlüdür ve kendisine bakanları taşa çevirme gücüne sahiptir. O dönemde büyük yapıları ve özel yerleri kötülüklerden korumak amacı ile Gorgona kafalarının resim ve heykellerinin konulduğu, Medusa’nın bu düşünce ile buraya konulduğu zannedilmekte.

Yine bir rivayete göre Medusa siyah gözleri, uzun saçları ve güzel vücudu ile övünen bir kızdır. Uzun zamandan beri Tanrı Zeus’un oğlu Perseus’u sevmektedir. Bu arada Tanrıça Athene de Perseus’u sevmekte ve Medusa’yı kıskanmaktadır. Bunun için Tanrıça Athene Medusa’nın saçlarını korkunç yılanlar biçimine sokar. Artık Medusa kime baksa baktığı kimse taş kesilmektedir. Daha sonra onu bu biçimde gören Perseus, heyecanla Medusa’nın büyülendiğini düşünerek başını keser, başını eline alarak düşmanlarını taşa çevirerek birçok savaş kazanır. Bu olaydan sonra Medusa’nın eski Bizans ‘ta kılıç kabzalarına ve sütun kaidelerine ters ve yan olarak işlendiği söylenmektedir.





Hiç yorum yok: